Fikriyat Gazetesi

Ailede Ramazan, Ramazan’da Aile

zekeriya erdim

Ailede Ramazan, Ramazan’da Aile

 

Dünya, hızla dönüyor. Hayat, doludizgin devam ediyor. Bu kesintisiz dönüşün ve devam edişin içinde, “sabit değerler” de “değişen değerler” de var. Sabit değerler kendilerini korumak için direniyor, değişen değerler tutunmak ve uyum sağlamak için mücadele ediyorlar. Böylece, geçmişle gelecek arasında denge kurup yaşıyoruz. Dün elde ettiklerimizi bugün kullanıyor, bugün kazandıklarımızı yarına taşıyoruz.

Görünen o ki, “ömür döngüsü”nde bir tur daha attık. Her gidişte ve dönüşte uğradığımız, hatta yatıya kaldığımız ana istasyonlardan birine; kimileri için ilk defa, kimileri için tekraren ulaştık. Mevsim “Üç Aylar”, vakit “Ramazan”. Öyle bir hayat ve hayrat pazarı ki bu, kazanabildiğin kadar kazan. Gökten oluk oluk “rahmet” yağıyor, yerden damar damar “bereket” fışkırıyor. Testisi olan suyunu, torbası olan ununu-bulgurunu dolduruyor.

İş bu mevsimde; küçükten büyüğe, büyükten daha büyüğe doğru muazzam bir “Ramazan Ailesi” oluşuyor. İlim imana, iman amele, amel tavra inkılab edip; yükü paha biçilmez incilerden, mercanlardan, elmaslardan, yakutlardan oluşan “iyilik kervanı”; mahalleleri, şehirleri, bölgeleri, ülkeleri, kıtaları dolaşıyor. Öyle ki; eller ve gönüller birleşip, kavlen ve fiilen duaya duruyor. “İyi ki geldin, keşke hep gelsen, hatta sonsuza kadar kalsan” nidâları arasında; dünya, cennet bahçelerinden bir bahçe oluyor.

RAMAZAN İKLİMİ

Yaşadığımız yahut şahit olduğumuz olayların, içinde bulunup idrak ettiğimiz çevre ve ortamların öncelik, önem derecesi arttıkça; bizim anlama, kavrama hızımız ve kapasitemiz de yükselir. Hücreler, dokular, organlar, organizmalar yeteri kadar uyanır ve motive olurlarsa; yeryüzü, tohumuyla-toprağıyla “bire yedi yüz” veren tarlalar, ovalar haline gelir.

Cennet kapılarının açıldığı, Cehennem kapılarının kapatıldığı, şeytanların sımsıkı bağlanıp kontrol altına alındığı Ramazan Ayı’nda; işte böylesine olumlu ve verimli bir “iklim” oluşur. İnsanın düğünlerde oynama, cenazelerde ağlama eğilimine girmesi gibi; Ramazan’da da iyilere ve iyiliklere yaklaşma, kötülerden ve kötülüklerden uzaklaşma niyeti, gayreti gelişir. Sosyal, kültürel, fiziki çevre; bize, fıtratımızda mevcut olan “ilâhi misyon”u hatırlatır. Beş duyumuzla anladığımız, algıladığımız her şey; “rahmet ve bereket ayı”nın huzur ve güven veren inceliklerini anlatır. “Onbir Ayın Sultanı” içindeki her zaman, âlemin “eşref saati”dir. İster siyaseten, ister nezaketen, ister hakikaten “oruç kalkanı”nı kuşanan herkesin hal ve gidişi, insanlığın “iyilik hâli”dir.

HASAT MEVSİMİ

Bu iyilik halini diğer aylara ve yıllara da taşıyıp “kalıcı değerler”e dönüştürebilmek için; Ramazan İklimi’nin ikram ettiği fırsatları ganimet bilmeliyiz. Yağmurundan istifade etmek için kanallarımızı açık tutmalı, rüzgarından istifade etmek için yelkenlerimizi germeliyiz.

Bu cümleden olmak üzere:

münferiden ve müştereken; aklan-ruhen-bedenen yıkanmak, arınmak, durulmak, yeniden kurulmak için çok kuvvetli “vesile”lerdir. İyi değerlendirebilirsek, dünyamızı da ahiretimizi de abad edebilir.

RAMAZAN’DA AİLE

İnsanlar, “def-i mazarrat” (zararı engelleme) konusunda da “celb-i menafi” (faydayı temin etme) konusunda da işe en yakınlarından başlarlar. Müjdelemek için de uyarmak için de önce evlerine, ailelerine koşarlar.

Ramazan, bir “rahmet ve bereket kervanı” ise; önce bizim kapının önünden geçmesini, hatta yükünü indirip yanı başımıza yerleşmesini isteriz. Bir “iyilik ve yardım ırmağı” ise; bizim tarlanın ve ovanın içinden akmasını, bizim bağımızdaki-bahçemizdeki sebzeleri, meyveleri sulayıp beslemesini tercih ederiz.

Bu cümleden olmak üzere:

24.05.2017

Zekeriya Erdim

Fikriyat.com