Fikriyat Gazetesi

HARİTALAR ÇİZİLİYOR DİYORUZ, AYDINIMIZ BELGENİZ VAR MI? DİYOR

HARİTALAR ÇİZİLİYOR DİYORUZ, AYDINIMIZ BELGENİZ VAR MI? DİYOR

Bir zamanların, kendilerine kimlik kartı bile verilmeyen Kürtler bugün Suriye’nin %23’ünü kontrol eder hale geldi. Bundan Kürtler adına zerre kadar rahatsızlık duymuyorum, rahatsızlık duyduğum konu bu duruma gelen yapının terör örgütü PYD olmasıdır.

Burası çok açık Güneyimizde göstere göstere bir devlet kuruyorlar. Türkiye, müdahale edince de PKK’sıyla FETÖ’süyle siz DAEŞ’e silah veriyorsunuz iftirasıyla Türkiye’nin elini kolunu bağlayıp PYD’ye alan açıyorlar.

Suriye topraklarının yüzde 23’ünü kontrolü altına alan terör örgütü PYD/PKK, ABD’nin askeri desteğiyle, Halep’in doğusundaki Tişrin, Rakka’nın batısındaki Tabka ve Baas olmak üzere, Suriye’nin en büyük üç barajını da sahip olduğu bölgeler arasına kattı. Bu barajlar, Suriye’nin elektrik ihtiyacının % 70’ini sağlıyor. Bu bağlamda PKK/PYD’nin ele geçirdiği Fırat Nehri üzerindeki bu barajlar, ülkenin elektrik ve sulama ihtiyacının önemli kısmını tedarik ediyor.

ABD askeri desteğiyle ilerlemelerini sürdüren PYD/PKK, yüzölçümü, yaklaşık 185 bin kilometrekare olan Suriye’nin yaklaşık 39 bin 500 kilometrekaresini de eline geçirmiş durumda.

Ülkenin en büyük üç barajını kontrol altına almakla, bu barajlar üzerinden sağlanan su, elektrik kaynağı ve tarım arazisi konusunda da çok büyük bir avantajı yakalamış oluyor. Bu haliyle de Suriye’deki toplam 30 bin kilometrekarelik tarım arazilerinin yaklaşık yüzde 60’ını da denetimi altına almış oluyor ki bu araziler Suriye’de sulamaya elverişli sahaların % 9,4’lük kısmını teşkil ediyor.

Yine bu bağlamda, 14 Haziran 2017’de Yeni Şafak gazetesinin Uluslararası medyaya dayandırdığı haberlere göre de; Suriye’nin Haseke iline bağlı Kamışlı ilçesinde ABD ile Suudi Arabistan istihbaratı öncülüğünde Suriye petrollerinin geleceğine yönelik yapılan toplantıda, Suriye petrol ve doğalgaz potansiyelinin yüzde 95’ine sahip Haseke, Rakka ve Deyr Zor bölgelerinin geleceği ve yeraltı zenginliklerinin çıkarılması, işlenmesi ve pazarlanması konusunda radikal kararlar alındı. Humus çölü üzerinden Tenef, Ürdün ve sonrasında İsrail’e açılarak Avrupa’ya pazarlanacak petrol boru hattı konusunda taraflar mutabık kaldı. Görüşmelerde ABD ve İngiliz petrol temsilcileri de hazır bulundu. Kamışlı toplantısında PYD’nin de çıkan petrolden pay alması karara bağlandı.

Toprak tamam, devlet olmak için enerji ve enerji üzerinden para da tamam, şimdi sıra PYD’ye kurulan bu devletin sınırlarını genişletmeye gelince, Türkiye Cerablus operasyonuna kalktı. İşte daha öncesinden ve o zaman da DAEŞ’e askeri, mali destek sağlıyor diye gökkubbeyi Türkiye’nin başına yıkmaya başladılar. Dünya’da PKK ve FETÖ, özellikle MİT Tırları üzerinden DAEŞ’e destek sağlanıyor kampanyalarında bulunulurken Türkiye’deki başta firari Can Dündar olmak üzere gazeteciler?! de Türkiye’nin DAEŞ’e silah verdiği ile ilgili haberler yaptılar.

Güler misiniz, ağlar mısınız? Siz hangi taraftasınız? Kendisine, Güneyimizde devlet kurdurmaya çalışılan PYD tarafında mısınız yoksa Türkiye’nin yanında mısınız diyorsunuz. PYD’ye devlet kurdurulması sorusu karşısında Türk aydını size altın bir soruyla karşılık veriyor:, BU KONUDA BELGENİZ VAR MI?

Tıpkı Amerikalılara, PYD terör örgütüdür dediğinizde, Amerikalıların size BU KONUDA BELGENİZ VAR MI? demesi gibi, kimi Türk aydını hala size belge soruyor. Hala, Türkiye’de bile PYD’yi, DAEŞ’e karşı savaşan barış güvercini?! Örgüt olarak görenler var. Göz göre göre, güneyimiz kapatılıyor uyanık?! kimi Türk aydını size BU KONUDA BELGENİZ VAR MI? demeye devam ediyor.

PYD’nin kapattığı sınırları gösteriyorsunuz, PYD’nin sürdüğü Kürtleri gösteriyorsunuz, hala size BU KONUDA BELGENİZ VAR MI? diyor.

Ne yazık ki durum bu, PYD Suriye’nin %23’üne sahip olacak yapıya getirilirken, Irak topraklarında da başka bir oluşuma “hadi aslanım” diyerek yol veriliyor. Kuzey Irak’ta da bağımsızlık referandumu için 23 eylül tarihi veriliyor.

Sonra da Türkiye’ye, sen buralara müdahale etme deniyor. Bu kadar açık haksızlık olur mu? PYD’nin, PKK’nın uzantısı olduğunu ve Türkiye’ye tehdiden devlet kurmaya çalıştığını bilmeyen yokken, yani bu yapının yarın Türkiye’ye saldıracağı çok açıkken hatta ne yarını! halen Türkiye’ye yönelik saldırılarını sürdürürken, Türkiye’nin sessiz kalması asla beklenemez.

Türkiye de sessiz kalmıyor zaten, kalamaz da hatta. Çünkü sessiz kalırsa başına daha büyük sorunlar geleceği aşikardır. Türkiye’ye rağmen Suriye’nin sınırlarını değiştiremeyen güçler Türkiye’ye rağmen de burada PYD’ye devlet de kurduramazlar ve kurduramayacaklarını çok yakında göreceklerdir. Çünkü Türkiye’nin direksiyonunda Türkiye’nin gücünü bilen ve gücü ölçüsünde hareket eden bir idare vardır.

Bu anlamda da Türkiye’yi gelecekte sıkı günler beklemektedir. Kötü demiyorum “SIKI GÜNLER”. Bu sıkı günlerin sonunda İnşallah güzel günleri göreceğiz.

Şimdi sadece, SIKI GÜNLERE doğru evrilen Türkiye’de küresel fitnenin çok istediği iç çatışmaları bırakıp ülkenin arkasında toplanmaya odaklanmamız gerekmektedir. Bu SIKI GÜNLER geçtikten sonra yine kendi iç tartışmalarımıza dönebiliriz. Ancak şu sıralarda tek yürek olma zorunluluğumuz var. Buna gerçekten ihtiyacımız olduğu da çok açık.

Öte yandan, PYD’ye devlet kurdurma hazırlıkları üzerinden, belki bıyık altından kimi kürt kardeşlerimizin hoşuna gidiyor mudur diye kaygılandığım bir şeyi söyleyerek bu günkü yazımı bitireyim.

Sevgili Kürt Kardeşim, buna emin ol ki “ASLA BÜYÜK KÜRDİSTAN OLMAYACAK”. Buna önce, sizi ölüme sürüklemek için yanınızda olan “SARI ÇIYAN” Batılılar karşı çıkacak. İnanmıyorsan, tarihe dön de Arnavut ve Arap Kardeşlerine neler yaptılar, ona bak ne olur.

Eğer gündem olağanüstü değişmezse Pazartesi günü de bu konuya devam edeceğim İnşallah.

 

Prof. Dr. Ebubekir SOFUOĞLU  

 

Fikriyat.com